ezmek

ezmek
-er -i
1. 捣碎, 挤压: sarmısak \ezmek 捣蒜 Üzümü ezdik, sıra yaptık. 我们把葡萄汁挤出, 做成了葡萄酒。
2. 轧, 碾, 踩: Araba çocuğu ezdi. 汽车轧着孩子了。Bir de bakmış ki yerde elmaya benzeyen bir şey var, ayağıyla ezmek istemiş. 突然他看见地上有一个像是苹果的东西, 就想拿脚去踩。Tren iki ineği ezdi. 火车轧死了两头牛。
3. 搀和, 搅拌: Şerbet için şeker \ezmek 往果汁里掺糖 boya \ezmek 调配颜料
4. 折磨, 使痛苦: Seven kalbi ezmek, sevmeyen kalbi durdurmaktan daha affedilmez bir cinayettir. 折磨一个爱你的人是比杀死一个不爱你的人更不可饶恕的罪孽。
5. 转́ 压迫
6. 转́ 使疲倦, 使累: Bu yol hayvanı ezdi. 这段路把牲口累坏了。
7. 转́ 战胜, 击败: düşmanı \ezmek 战胜敌人
8. 俚́ 花掉(钱): Paraları bir haftada ezerim. 我一周就能把这笔钱花掉。

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • ezmek — i, er 1) Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. E. B. Koryürek 2) Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ezmek — kazımak, sıyırmak I, 165 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • silindir gibi ezmek — bir kimseyi her yönüyle güçsüz duruma getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bağrını ezmek — üzülmek, dertlenmek Kışlanın uğrunda bir ufak mezar / Anama söylemen bağrını ezer. Halk türküsü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kafasını ezmek — zararlı olabilecek bir hareketi, bir durumu başlangıçta yok etmek, etkisiz duruma getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • içini ezmek — üzüntüsünü, sıkıntısını duymak Şimdi duyduğum suçluluğa karışan özlem içimi eziyor. E. Bener …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başını ezmek — bir daha kötülük edemeyecek duruma getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • izmek — ezmek, yaslatmak, sahk etmek, salaye eylemek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çiğnemek — i 1) Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor. H. R. Gürpınar 2) Ayak veya tekerlek altına alarak ezmek Bunlara dalgın bakarken, öteden gelen bir araba onu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dövmek — i, er 1) Tokat, yumruk, tekme vurarak canını acıtmak Harp Divanına vermeden önce, şurada kemiklerini kırıncaya kadar bir dövsem! H. E. Adıvar 2) Çamaşır, halı vb.ni tokaç, sopa gibi şeylerle vurarak temizlemek 3) de Bir şeyi toz durumuna getirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bağır — is., ğrı 1) Göğüs Yakup, ceketini, mintanını, içliğini çıkarmış, bağrını yağmura vermiş, bir heykel gibi sessiz ve kımıldamadan duruyor. T. Buğra 2) Ok yayı ve dağda orta bölüm 3) anat. Ciğer, bağırsak vb. vücut boşluklarında bulunan organların… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”